…
Hepimiz sevmeyi ve saygı duymayı öğrenebilseydik, dünya çok farklı bir yer olurdu. Okumaya devam et …
Hepimiz sevmeyi ve saygı duymayı öğrenebilseydik, dünya çok farklı bir yer olurdu. Okumaya devam et …
…Aynı gece okyanusun öbür ucunda, sahilde sarmaş dolaş oturmuş, mırıl mırıl aşk dokuyan genç bir çift gökteki hilâl ay’ı seyrediyordu. Çok genç, çok âşık ve çok normal görünüyorlardı. Birden tuhaf bir sarsıntı hissettiler. Birbirlerine daha sıkı sarıldılar. Aynı anda bir … Okumaya devam et … sesler, izler ve yüzler …
Kuşlar, nereye gideceklerini bilir. İnsanlar, hiçbir yere gitmeyen yolda! Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti Galeriç Subasar Ormanı, Samsun|Türkiye Yazı, fotoğraf: ya Okumaya devam et sense
DOĞA NE İSE, BEN O’YUM Doğa ne ise, ben oyum. Onda ne varsa bende de var. Güneş, toprak, hava, su, bana ve tüm diğer varlıklara yaşam verdi. Bedenlenip, türüme ait bir canlı oldum. Yaşam sürem bitince yine doğaya karışacağım. Belki … Okumaya devam et Yaşam dönüşümdür
Nereye baksam gördüğüm sığlık. Bungunum ve suskun, Boğazımda yıllanmış bir çığlık. Metin Altıok Okumaya devam et domus
“Ben bir kabile kadınıyım ve halkım ormanın kalbinden geliyor. Biz Kattunayakanlar için en önemli şey ormanın iyiliğidir. Ormanda çıplak ayakla dolaşırız. Ormanı kutsal varlığımız olarak görür ve bu şekilde ona saygı gösteririz. Biz ormandan yararlanarak yaşarız ve bu yüzden onu … Okumaya devam et denge
– Ama yeşil, dünyanın rengidir. Yaşayan şeylerin, yaşamın rengidir. – Ve çürümenin. – Evet. – Odalarımızı o renkle süsleriz , çamaşırlarımızı o renge boyarız. Ama taşların üzerinde görmeye başlarsak hemen var gücümüzle ovalamaya başlarız. Cildimizin altında büyüdüğünü görürsek kanatıp boşaltırız. … Okumaya devam et yeşil, geriye kalandır
On yıl önceden bir anı: Yoldan geçen arabanın biri, beni yukardan aşağıya çamurlu suyla sıvadı. Bu hızla yaşamak ne diye? Şehirlerde bunu yaşamak doğadaki gibi hoş değil. Bu halimle, önceden olsa geri dönerdim belki de. Şemsiyeyi kapadım, yoluma devam ettim. … Okumaya devam et bir dakika
Köle sahipleri ekmek kaygusu çekmedikleri İçin felsefe yapıyorlardı, çünkü Ekmeklerini köleler veriyordu onlara; Köleler ekmek kaygusu çekmedikleri için Felsefe yapmıyorlardı, çünkü ekmeklerini Köle sahipleri veriyordu onlara. Ve yıkıldı gitti Likya.. … Köleler felsefe kaygusu çekmedikleri İçin ekmek yapıyorlardı, çünkü Felsefelerini … Okumaya devam et Defne Ormanı
Ölüler kentinde geceyarısı, Kuşlar dökülüyor gökyüzünden! (yaprakayse) Okumaya devam et Düğü(m)n Mezarlığı
“Mavi gezegen, insanıyla, çevresiyle, değerleriyle ölüyor! Bu sararmış zamanların ya içindesinizdir ya da dışında… Ortası yok! İnsanlık kurumuş bir dal olarak evren tarihinden düşecek veya taze sürgünlerle yeni bir hayat yeşertecek. Konu budur.” ilhan irem Okumaya devam et Bir ateş yaktın ilhan irem
“Salı oldukça mavidir. Doğadaki en nadir renk. Gök kubbenin & aynı zamanda derinliklerin rengi. Bir keresinde André Derain bana herhangi bir dile giren beşinci rengin mavi olduğunu söylemişti, fakat “mavi” sözcüğü her dilde yokmuş. En az şekilli renk, en cisimsizi. … Okumaya devam et Hiçbir şey, her yerde & sonsuz. Ah.
Bir şiir gelecek biliyorum Lorca
Deniz fenerleri gibi gözlerim yolda
Bir şiir gelecek biliyorum Lorca
Bir şiir gelecek biliyorum yalnayak
İçinde senden bir şeyler olacak
Senden ille de senden Lorca
Yüreğinde bir kurşun
Avuçlarında bir tutam yonca
Kumral karanlıklar içinden usulca.
Bedri Rahmi Eyuboğlu / Lorca’ya şiirinden Okumaya devam et Bir şiir gelecek biliyorum Lorca
Sen “ Varım” dediğinde, önce ben sana kucak açtım ey insanoğlu… Yemek, giymek, içmek istedin… Ocağımda ne varsa sundum, yedin. Kucağımdakileri iplik iplik çekip giydin. Sana okyanuslarca su bağışladım, içtin… Dost bildiğimdin. Güvencemdin önceleri. Sen verdin, ben çoğalttım. Çoğalttım da … Okumaya devam et Hatırla!
Derviş, servinin altına oturdu. Kuşağından neyini çıkardı. Üflemeye başladı. Neyin deliklerinden ağaçlar fırladı havaya, sanki ağaçlar neyin içindeydi de derviş üfledikçe dışarı fırlıyorlardı. Neyin deliklerinden dağlar, dereler, yollar fırladı havaya. Neyin deliklerinden havaya fırlayan ağaçlar, dağlar, dereler, yollar dünyanın öbür … Okumaya devam et Sevdalı Bulut
Gül kokuyorsun, bir de amansız, acımasız kokuyorsun, gittikçe daha keskin kokuyorsun, daha yoğun dayanılmaz birşey oluyorsun, biliyorsun hırçın hırçın, pembe pembe öfkeli öfkeli gül, gül kokuyorsun nefes nefese. Gül kokuyorsun, amansız kokuyorsun ve acı ve yiğit ve nasıl gerekiyorsa öyle … Okumaya devam et GÜL KOKUYORSUN
Aşk tanrıçalarının sembolü: Gül Günümüzde özellikle Karadeniz’de Mayıs yedisi, Batı Anadolu’da ise Hıdrellez şenlikleri sırasında genç kızlar akşamdan bir araya gelerek uykudan önce bir gül ağacının dibine yüzüklerini gömerler, sabahleyin mani okuyarak onları çıkarırlar. Aslında gül ağacının dibine gömülen, kızlarımızın … Okumaya devam et ANADOLU KÜLTÜRÜNDE GÜL AĞACI (ÇALISI)
Her şey birdenbire oldu. Birdenbire vurdu gün ışığı yere; Gökyüzü birdenbire oldu; Mavi birdenbire. Her şey birdenbire oldu; Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan; Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire. Yemiş birdenbire oldu. Birdenbire, Birdenbire; Her şey birdenbire oldu. Kız birdenbire, oğlan … Okumaya devam et BİRDENBİRE
… Dalgalar kıyıya vuruyor ve rüzgâr saçımı savuruyor.Bu hissin iyi olduğunu anlat.Karanlık bulutların yerini okyanus sisinin aldığını anlat.Yeni bir dünyanın bizi beklediğini anlat.Sizi beklediğimizi anlat.Dönmenizi beklediğimizi. Okumaya devam et IO
Anadolu’da kültürel süreklilik, zeytin ağacı dallarına tutunarak binlerce yıl öncesinden günümüze kadar gelmiştir. Zeytine bağlı kültürel sürekliliğin bu kadar güçlü olmasında onun binlerce yıla ulaşan, toprağa ve yerele bağlılıkla özdeşleşen, yerleşikliği ve kültürü besleyen özelliklerinin olduğu şüphesizdir. 2000 yıl önce … Okumaya devam et ‘ÖLMEZ AĞAÇ’ ZEYTİN
“Uzun süre yol aldılar ve hiçbir şey bulamadılar. En sonunda, küçük bir ışık fark ettiler: Burası, Dünya idi…” Voltaire (Micromegas Ve Diğer Hikâyeler, Türkçesi: Hasan Fehmi Nemli) Çocuklar Ağlamasın Çocuklar ağlamasın / Hiç ağlamasın / Güneşte yunmuş bir damla su. … Okumaya devam et Burası: Dünya
“Ormanın varlığı, hızla artan insan nüfusunun gereksinimi olan suyun da varlığı demek. Çünkü orman, adeta suyu “yaratır”. Ormanlar, bir bölgenin iklimi üzerinde de düzenleyici etkiye sahiptirler. Eğer ağaçları ve ormanları “hiçlik” olarak algılamayı sürdürürsek, bir süre sonra “gerçek hiçlik”le yüz … Okumaya devam et “gerçek hiçlik”le yüz yüze
“Doğayı ben ağaçlar, çiçekler, böcekler olarak görmüyorum. Doğanın yok edilmesi ağacın, suların yok edilmesiyle ilgili değil. Bu insanoğlunun hüznünü ve kısa süreli mutluluklarla beraber ışığın, renklerin, müziğin, şiirin, hatta tragedyanın; bu doğrultuda masalların da yok edilmesi anlamını taşıyor.” Gürol Sözen, “Mavi Uygarlık” (Söyleşi), 21 Mart 1996 Tarihli Cumhuriyet Kitap Dergisi, İstanbul (Ormanların Gümbürtüsü, Bölüm: Ciddi Bir Gülünç Oyun: Çevresel Etki Değerlendirmesi, Giriş, Sayfa 159) Kırk yılı aşkın bir süredir orman ‘mühendisliği’ yapmaya çalıştığını ifade eden Doç. Dr. Yücel Çağlar; Ormancılığımızın, kırk yılda göz göre göre nereden nereye geldiğine; en duyarlı yurttaşlarımızın bile “tek ağaca bakmaktan ormanı görememelerine”; ormancılık çalışmalarıyla da … Okumaya devam et Ormanların Gümbürtüsü
Kim Demiş Ağaçlar Okuma Yazma Bilmez Diye
Belki Bir Gün Nobel Ödülü Bile Alabilirler
Bu yazı ağaçları bilmenize, tanımanıza yardımcı olarak, ciğerlerimizin yanmaması konusunda daha etkin çaba göstermenize, sorumluluk yüklenmenize katkıda bulunabilmek amacıyla kaleme alındı..
Yanan Ağaçlar mı, Ciğerlerimiz mi? Okumaya devam et Kim Demiş Ağaçlar Okuma Yazma Bilmez
İnsanlar ölüyor, yuvalar, seralar, tarım arazileri, ağıllar yok oluyor. Kızıl çamlar, zeytin ağaçları, meşeler, gürgenler, akasyalar, kekik otları, kuşburnu, dağ elması, böğürtlen dikenleri, kaplumbağalar, arı kovanları, karacalar, yaban keçileri, alageyikler, börtü böcek… kavrulup kül oluyorlar. Ormanlar, yan yana gelmiş ağaç toplulukları … Okumaya devam et Külden sonra unutmamalı!
Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar oynasınlar türküler söyliyerek yıldızların arasında dünyayı çocuklara verelim kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi hiç değilse bir günlüğüne doysunlar bir günlük de … Okumaya devam et “çocuklar dünyayı alacak elimizden, ölümsüz ağaçlar dikecekler”
Fotoğraflar Arzu Eygay, Ophrys apifera (Arı orkidesi). Bahçenin biyolojik çeşitliliğinden kıymetlilerimiz. Salep elde etmek için doğadan söküm, bilinçsiz hayvan otlatma, arazilerin tarımsal amaçlı kullanımı, artan turistik yapılaşma gibi pek çok nedenle orkideler ve orkidelerin yaşam alanları yok oluyor. Nejdet Bozkurt’un … Okumaya devam et Bir Aşk Hikayesi
“Doğa sizi dinginliğe eriştirebilir. Bu onun size armağanıdır. Doğayı dinginlik alanında algıladığınızda ve onunla o alanda birleştiğinizde, farkındalığınız o alana nüfuz eder. Bu sizin doğaya armağanınızdır.” Eckhart Tolle (Dinginliğin Gücü – Akaşa Yayınları) Fotoğraflar, Arzu Eygay 1- Pallenis spinosa (Asteraceae), … Okumaya devam et armağan
fotoğraf, Arzu Eygay (Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti) Okumaya devam et yeryüzüne iyi niyetli yürekler gerek
Ama öbürlerine, dünyada yaşayan herkese nasıl anlatmalı? Onlara bir diyeceğim var ama herbirinin kalbine nasıl gireyim de anlatayım? Ey gökyüzünde parlayan güneş, sen bütün küreyi dolaşıyorsun, onlara sen anlat! Ey yağmur bulutu, dünyanın üzerine sağnak sağnak boşal, her damlan bir … Okumaya devam et Onlara sen anlat!
“Zaman kum gibi akıyordu. Yüzlerce yıllık karanlıkta aşk akıp gitti…” Jorge Luis Borges, Kum Kitabı Çeviri, Yıldız Ersoy Canpolat, İletişim Yayınları fotoğraflar, yaprakayse (Cerastium tomentosum) Okumaya devam et yüzlerce yıllık karanlıkta
Dedi ki; “Bin yıldır tanışıyormuşuz gibi..” fotoğraf, bahçemden çok sevdiğim akasya ağacı Okumaya devam et yeryüzünün sesi
“Her birimiz diğerinin ışığında duruyor.”*
Karadeniz’in kıyısında doğan bu kızın aklından son bir sene sık sık bu cümle geçti. Dün kapıma içinde yoncalar olan bir demet papatya bırakılmıştı. Akdeniz’in güneşinden. Doğum günümü bilen biri olduğu için değil. Yansıma. Mutluluğun aranacak bir durum olmadığının, her şeyin birbirine bağlı olduğunun anımsatıcıları. Birbirimizin ışığında aydınlanmak varken, neden …….? Ben dikenlere çiçekler takarken, sen neredeydin?
yaprakayse
*The Thin Red Line – James Jones, Terrence Malick
Tablo detay, Young Girl with a Garland of Marguerites: Sophie Gengembre Anderson (1823 -1903)
Doğa Konuşuyor – Doğa Ana ( Julia Roberts ) Bazıları bana doğa der. Kimisi ise “Doğa Ana.” 4.5 milyar yıldır buralardayım. Senden 22.500 kat daha uzun süredir. İnsanlara ihtiyacım yok doğrusu. Ama onlar bana muhtaç. Evet, geleceğin bana bağlı. Ben … Okumaya devam et Ben doğayım
Ağaçlara su yürürken gittiğini öğrendim. Sümbül ve leylak zamanı. Kırlangıçlar dönmüştü, yapraklar gibi yinelenen. Şiirlerde teselli ve umut bulmak gibi onların şarkısı. Ağaçlara su yürürken, senin için şarkı söyledi nehirler, bir de ben. Doğuma ve ölüme. Kelimelerin gücü vardır. Kalbin … Okumaya devam et Ağaçlara su yürürken
Doğa Konuşuyor – Ben Suyum ( Penélope Cruz ) Ben suyum. İnsanlar için, varlığını içselleştirdikleri bir şeyim. Beni hep cepte hazır, garanti görürler. Ama ben de sınırsız değilim. Dağlarda yağmur olarak başlarım. Nehirlere ve derelere akar, oradan da okyanusa dökülürüm. … Okumaya devam et Ben Suyum
Dedi ki; “Damarlarımda deli taylar koşuyor..” Okumaya devam et Dedi ki
Ovanın ağaçları, Merkez’den itibaren on mil boyunca kesilmiş ve yerde kalan kökler tamamen çürümüştü; şu anda geniş, biteviye bir yabani fiberotu düzlüğüydü, yağmur altında tüylü bir grilik. O tüylü yaprakların altında çalı fideleri, sumaklar, toz ağacı fidanları ve büyüdüğünde ağaç … Okumaya devam et Dünyaya Orman Denir
Ayla örtünüyoruz çağlardır, buğulu camlar ve farklanmış yüzümüzle. Başkaları uygarlıktan sözediyor, bilmeden her geriye dönüşün belki ulaşılmaz bir ileriye adım olduğunu. Tohumdan korkuyoruz, yeryüzünün ilgisizliği hafif kılıyor bedenlerimizi, bakışımız göğe yönelirken yürekler serin tutuluyor. Sonra her çınlamayla endişe güğümleri omzumuza … Okumaya devam et zaman, yer, sonra
Kadın üretkenliğinin simgesi: Nar ağacı Mayıs ayından itibaren kıpkırmızı açan eşsiz çiçekleriyle büyüler sizi nar, sanki başka bir alemden, masal ülkesinden gelmiştir. Sonbahara doğru kızıllaşan ve bir ana karnı gibi dolgunlaşan meyveleri yiyenlere sağlık ve mutluluk verir, çatlayan meyvelerinden kırmızı … Okumaya devam et ANADOLU KÜLTÜRÜNDE NAR AĞACI
“Dal goncayı bir sabah açılmış buldu Gül melteme bir masal deyip savruldu Dünyada vefasızlığa bak, on günde Bir gül yetişip, açıp, solup kayboldu” Ömer Hayyam Dağı dinledin mi? Yola çıkan patikayı! Sarılmanın güzelliğini bilirken, yüreğin yetmedi mi yeryüzünü kucaklamaya? Bak, … Okumaya devam et her şey dağılmış
Meşe, hem anamız, hem tanrıçamızdır. Besler, korur, kollar, barındırır, şifa verir. Kurtuluş Savaşı’mızdaki yokluk yıllarında Anadolu meşelerinde hiç meyve kalmadığı o yıllara tanıklık edenlerce aktarılmaktadır. Meşelerimizin meyveleri, en zor zamanları olan savaş ve kıtlık yıllarında bu ülke insanını açlıktan kurtaran … Okumaya devam et ANADOLU UYGARLIKLARINDA MEŞE AĞACI
Pek çok kültürde ağaçların ruhu olduğuna inanılmakta olup, yazılı kayıtlarda en eski ağaç ruhu, Yunan mitolojisindeki Dryadlardır. Dryad kelimesi Yunanca “meşe ruhu” anlamına gelmekle birlikte, diğer ağaçların ruhu için de bu tanım kullanılmıştır. Hamadryadlar da dryadların bir çeşidi olup, yaşadıkları … Okumaya devam et ağaç ruhları, ağaç perileri, orman perileri
“Güçlü bir benlik duygusu, müthiş bir özgüven ve en önemlisi de nezaket. Ve bence, doğada geçirilen binlerce saatin bir çocuğa öğretebileceği şey tam olarak bu.” Craig Foster ( Belgesel Film, My Octopus Teacher ) Görsel ( fractal, Mystic Art Design … Okumaya devam et tam olarak bu
Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF): Koronavirüs döneminde orman katliamı yüzde 150 arttı. DOĞA VE İNSAN İÇİN YENİ BİR BAŞLANGIÇ Doğanın Yok Oluşu ve Pandemilerin Yükselişi Raporu RAPORU OKU Okumaya devam et Ormanlar: Virüs kalkanlarımız
Bir iyilik bir kötülüğe karışıp akarken yaşam İsimsiz onlar Kaya diplerinde açan çiçeklerden habersiz Onlar için kim şarkı söyler Kalbimizin yerini unutmayacağımız bir yıl dilerim.. y.a. Okumaya devam et Bir yol var.. olur ya..
Lütfen beni iyi dinle. Sen de benim gibi bir Homo Sapiens’sin. Akıllı insansın. Kainatın mucizesi yaşam yaklaşık 4 milyar yıl önce ortaya çıktı; biz insanlarsa yalnızca 200 bin yıl önce. Yine de yaşam için temel olan dengeyi alt üst ettik. … Okumaya devam et Bu senin hikayen ve sonunu yazmak senin elinde…
kederli ağaçlar yol kenarları gizli kedi kentinin girişi durgun suların çığlığı dünyanın çocukları kuş dili ümitli ümitsiz milyarlarca kalp ağrısı çok şey var anlaşılacak ( yaprakayse ) ( resim, Anna Ewa Miarczynska ) Okumaya devam et düşünceler
zaman yorgunuydu, çatırdayan ağaçlar ayında rüzgâr onu götürdü en güzel kokan dağa karşı bir bulut ormanına, insan yorgunuydu, çok sustu, çok dinledi, ırmak kıyıları mutluluk ve hüzündür, suyun sesine kulak vermek kaçınılmazdı, bir de kuşların, kuşlar ki ömrümüze eşlik ederler, … Okumaya devam et hayatizi
Ben ormanım.
Senin kirlettiğin havayı toplar, sana temizleyip veririm. Suyunu arındırır, kıyılarını korurum. Ama sen beni kesmeye devam ediyorsun. Havaya karbon salıyor, gezegeni ısıtıyorsun. Bazılarınız bana destek olsa da, çoğunuz bana sırtınızı çeviriyorsunuz. Ama ben dayanıklıyım. Büyümeme izin verin ve iklim probleminizi beraber çözelim. Bir ağaç düştüğünde duymayabilirsiniz ama milyonlarcası düştüğünde emin olun bunu hissedeceksiniz. Okumaya devam et Ben Ormanım
Bir çam ağacısın Sorgun Ormanı’nda. Bir kumru, anne bir kedi, balıkların pulu, denizlerin kumu, sokaklarda dolaşan yavru bir köpek, bir kaplumbağa, o karaca.. Son ağaçta sincap, Madra Dağı’nda meşe, Burdur Gölü’nün sazları, Karadeniz vadileri.. Arada bir olmayanından “İnsan” . Yastığın … Okumaya devam et Daima..
Doğa Konuşuyor – Ben Mercanım ( Ian Somerhalder ) Ben mercanım. Bazıları benim sadece bir kaya olduğumu sanıyor. Aslında ben, bu gezegende yaşayan en büyük canlıyım. O kadar büyüğüm ki, uzaydan bile görülebilirim. Ama ne kadar daha? Neredeyse 250 milyon … Okumaya devam et Beni öldürmeyi bırak!
“Beyaz adamın kurduğu kentlerin gürültüsü bile Kızılderili’ye acı verir. Beyaz adamın şehirlerinde sakin yer yoktur. Bir çiçeğin taç yapraklarının baharda açarken çıkardığı tatlı sesler ya da böceklerin kanat vuruşları duyulmaz. İnsan bir kuşun yalnız ağlayışını veya su birikintisi etrafında tartışan … Okumaya devam et Hayatın anlamı
Doğa Konuşuyor – Ben Gökyüzüyüm ( Joan Chen ) Yukarı bak! İşte oradayım. Ben gökyüzüyüm, Dünyadaki herkesi sarıp sarmalayan. Sıcacık, koruyucu bir battaniyeyim. Bulutlar, yağmurlar, rüzgârlar taşırım. Bir buz fırtınası da olabilirim. Ben olmasam, sen kızarırsın. Ben, her gün içine … Okumaya devam et Yukarı bak!
eylül, sırtına hırkasını giymiş olmalıydı.. gözyaşları eylülün mü, bizim mi? ( 7 eylül 2020 ) Okumaya devam et eylülün gözyaşları
Doğa Konuşuyor – Ben Bir Çiçeğim ( Lupita Nyong’o ) Ben bir çiçeğim. Evet, Ben güzelim. Daha önce bunları duydum, Ve bundan asla sıkılmam. Taparlar benim görünüşüme, Kokuma, Görünümüme. Yalnız bir de şu var; Hayat benimle başlar. Bilirsin ya ben … Okumaya devam et Ben bir çiçeğim
Göğsüne üç gül koydu, üçü de tomurcuktu. Seni seviyorum diyebilenlerindir gökyüzü, diye mırıldandı oroanna. Yeryüzünün taştan kulelerinde, bin öpücüklü göğün altında uyu. Kurumuş acılarla dolu zaman, kalsın toprağın altında. Yanıbaşında, ışıltılı sularda yıkanır her gün ay tanrıça. Dokunur sonsuz uykudaki … Okumaya devam et defne dalları altında
Kuşlar göç ediyor posidonia*, nefesi sensin. Ölü ağaçların, yaşam için görkemli bir başlangıç olması gibi. Nar rüyaları düşledim. Kalbim kırıldıkça eteklerimde toplayıp, suya bıraktım. Akıp gitsin de, kuşlar gelip konabilsin diye yeniden eteklerime. Sadece kuşlar.. yaprakayse *( Deniz Çayırları (Posidonia … Okumaya devam et nar uykusu
‘Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, Dedem Korkut ile Ninem Umay beşiğimi tıngır mıngır sallar iken’ diye başlayan eski Türk masallarında, uzak çok uzak diyârlarda, ailesini soğuktan korumak için ağaç kesmek zorunda kalan eski Türk, önce, o ağaçtan özür dilermiş. … Okumaya devam et HES artık!
yüzler düştü yollara birbirine benzeyen yaprak yaprak dağıldı orman geyikler geçti nehirlerden bacaklarında ateşi taşıyan kuşlar gölgelerini bıraktı dağlarda rüzgâr esti narlar yere indi ellerini boyayabilirsin yaprakayse Akrobatik dans, Tarek Rammo & Kami-Lynne Bruin Fotoğraf, Rene Rauschenberger Okumaya devam et ellerini boyayabilirsin
Anadolu’nun denize yakın ve güneşli yerlerinin güzel insanları, güzelim defne ağaçlarıyla kokulanırlar; hem nefesleri hem de giysileri defne kokuludur onların. Mavi deniz ile defnenin kokusu birbirine karışır. Görsel bilgisi: A. Kadir Bekçi tarafından çekilen defne fotoğrafı üzerinde, 1622-1625 yılları arasında … Okumaya devam et ANADOLU KÜLTÜRÜNDE DEFNE AĞACI
Her birimiz bir ormanın perisiyiz.. Önce var olana saygı duymak gerektiğini bilecek.. Belki henüz farkında değiliz. Orman kendini çoğaltır. Tohum var, güneş var, ay var, rüzgar var, yağmur var, kuşlar var.. Bir ağacın ağaç olabilmesi tohumunda gizlidir. Ya bu tohumu … Okumaya devam et Her birimiz bir ormanın perisiyiz..
“Gün bu yediveren umuda karşılık gelmiyor. Bir yerlerde bir ağustos kalmış olmalı.” — Gülten Akın — Okumaya devam et gün
Kış, Ada’nın her tarafında yerleşebilmek için rüzgârlarını poyraz, yıldız poyraz, maestro, dıramudana, gündoğusu, batı karayel, karayel halinde seferber ettiği zaman; öteki yakada yaz, daha pılısını pırtısını toplamamış, bir kenara, oldukça mahzun bir göçmen gibi oturmuştur. Gitmekle gitmemek arasında sallanır bir halde, elinde bir pasaport, çıkınında üç beş altın, bekleyen bu güzel yüzlü göçmen tazeyi benden başka bu Ada’da seven hemen hiç kimse yoktur, diyebilirim. –Övünmek için değil- Herkesin yeni başlayacak olan altı-yedi aylık soğuk hayata kendini şimdiden alıştırmak ve hazırlamak için bir şeyler yapmaya çalıştığı öyle günlerde ben, tembelliğim, hep kaçanı kovalama huyumla yazın, o güzel göçmenin peşine düşmüşümdür. Nerede … Okumaya devam et SON KUŞLAR
Geceyarısı, karanlık bir bozkırda Işıklar içinde akan bir tren kadar yalnızım İçinde onca insan, içinde dünya… Soluk soluğa, demirden bir ırmağa mahkum Ve bilmeyen sonsuzluk nedir, Haklı olan kim bu kargaşada? Ateş ve su, yaşam ve ölüm, irin ve şiir … Okumaya devam et Gülşiir
Hayatta olduğumu kanıtlayan her şeyim acıyor. ( Hakan Günday – Ziyan’daki kelimelerine ithafen ) Bir sabah da uyanıp güneşi, kuşları yaşam sevinciyle selamlamak istiyorum. Derin bir acı hissi.. Şiirler, şarkılar, resimler, filmler, kitaplar iyi ki var.. Herkes biraz şiir okusa.. … Okumaya devam et ziyan
Sabah oldu. Ağaç Her günkü yerine oturdu, bekliyor. Ne güzel biliyor Beklemesini ağaç Ne kadar telaşsız Ne kadar emin. Rüzgâr giriyor koluna Serçe konuyor dalına Doymadan alına moruna Balta saplanıyor beline… Baltanın sapı da ağaç… Gülüyor mu?.. Ağlıyor belki… Neyleyip … Okumaya devam et Ağaç Dili
Bir Orman Hikâyesi – Orman bizim her şeyimizdir delikanlı, anamız, babamız, evimiz…- diye, yanımda oturan ihtiyar anlatmaya başladı. Alacakaranlık gittikçe artıyordu. Güneş, aşağılarda uzanan ovadan tamamen çekilmişti. Yalnız arkamızdaki büyük ormanda, ağaçların üstüne atılmış kırmızı bir çuha gibi rüzgarla hafif … Okumaya devam et orman, bizim her şeyimizdir
… İnsan ruhu da doğanın bir parçasıdır ve doğa gibi boşluk kabul etmez. İçinde sevgiyi barındıramayan insan nefretle dolar ve insanlıktan uzaklaşır. Nefret etmeden birine kötülük yapamazsınız. Nefret etmeden birini öldüremezsiniz. Nefreti içinde barındırmak isteyen insan önce kendisinden nefret etmek … Okumaya devam et Sevgiye yer kalmadı mı?
Çevre dostu arama motoru Ecosia Christian Kroll, ekibiyle birlikte dünyanın çevreye en duyarlı arama motorunu işletiyor. Ecosia, herhangi bir arama motoru gibi ama çok büyük bir farkla: Gelirini ağaç dikmek için kullanıyor. Bunu da, ağaçlandırmaya odaklanan kâr amacı gütmeyen kuruluşlara … Okumaya devam et Ecosia ile Web’de arama yaparken ağaç dikin
Uygar dünyanın aç gözlü yaratıkları! Hadi kirletin, kırın, yıkın, yakın doğayı şatafatlı yaşamlarınız için. Giderek daha alıcı ve bencil oluyorsunuz; verdiğiniz her şey, su bile kendi çıkarlarınız için. Canlıların yaşamak için tek bir amacı vardır: Üremek ve gelecek nesillerini güvenli … Okumaya devam et Yeşillerin Dili
Kendimle konuşmam: – Yaprak, ne yapıyorsun burada! – Kendimi mutlu ediyorum. – Hişt hişt! Bir ormanı, birlikte yok olmaktan kurtardığımız, orman perilerinden canım Harun söylesin de dinleyelim o zaman: ‘Uyan’ Canım kardeşim, bak senin ellerinde hayatımız Uçan kuştaki güzelliği kaybettik, … Okumaya devam et Uçan kuştaki güzelliği kaybettik, hastayız
Bu bizim gökler gibisi hiçbir dağda çatılmamıştır Yıldızlarımızın titremesi yüreğine deprem indirir Hiçbir yerde bu denize bu acı tuz katılmamıştır Topraktan sağdığımız pekmez güneşin başını döndürür Attilâ İlhan Okumaya devam et Memleket Havası
Ölen ama ayakta kalan mağrur kahramanların sembolüdür ardıç ağacı. Ardıç kelimesinin de bu özelliklerden dolayı, “arda kalan, yok olmayan” anlamında olduğu düşünülmektedir. ANADOLU KÜLTÜRÜNDE ARDIÇ AĞACI / HASAN TORLAK Ardıç ağacının Latince adının kaynağı olan “Juniperuse” kelimesi “Dik, katı ve sert” anlamına gelir (1). Latince adının oluşturduğu algıda da olduğu gibi Anadolu kültüründe ardıç ağaçları genellikle kudretli ve egemen erkeklerle özdeşleştirilir. Bu benzetme aslında ardıç ağacı ile ilgili binlerce yıllık kültürel birikimin de bir sonucudur. Günümüzden 10.000 yıl öncesine dayanan neolitik Çatalhöyük evlerinin yapımında ardıç ağacı kullanılmıştır. Anadolu neolitik çağ yerleşmelerindeki evlerin ortasında ardıç ağacından büyük bir direk bulunurdu ve … Okumaya devam et ANADOLU KÜLTÜRÜNDE ARDIÇ AĞACI
“Hayvanlar olmadan insanlar nedir ki? Eğer bütün hayvanlar kaybolup giderse insanoğlu büyük bir ruh yalnızlığı içinde ölecektir. Hayvanlara ne olduysa insanlara da aynısı olur. Her şey birbirine bağlıdır. Yerkürenin başına gelen, yerkürenin çocuklarının da başına gelecektir.” ( Kızılderili Sözü ) Okumaya devam et unutmamalı
sonunda sonunda yağmur mavisi bir akşam okşadım kuşların sevincini saçılmış nar gibiydiler ağaçların üstünde dizginsiz kuşkusuz ( yaprakayse ) Çiçek ve Bahar Tanrıçası Flora, Pompei Freski (Napoli Ulusal Arkeoloji Müzesi) Ekran görüntülerini aldığım videoyu buradan izleyebilirsiniz Okumaya devam et külden sonra
… çıplaktır dağlarımız bir beter çıplak ağlatacak kadar çıplak bağırtır adamı günortasında bu müstehcen çıplaklık kesik başlar gibidirler yuvasız kuşlar gibi dinleseniz duyarsınız ardıçların meşelerin çamların çığlıklarını dönüp dolaşırlar yüzlerce yıldır o hazin, o korkunç, o müstehcen çıplaklıkta turuncudur bizim … Okumaya devam et gecenin içinde ayçiçekleri
… Yangınlı bir çaresizlik var içinde. Niye? Yeşil güzel olduğu için mi? Hayır. Müthiş bir çevre bilincin olduğu için mi? O da değil. ‘Milli servetimiz’ seni derinden etkilediği için mi? Sanmam. Ağaçlar sana ait olduğu için mi? Değil, değil. Yanıyorsun … Okumaya devam et Ağaç hakları
Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta Her şey naylondandı o kadar Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı. Ama geyikli geceyi bulmadan önce Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk. Geyikli geceyi hep bilmelisiniz Yeşil ve yabani uzak ormanlarda Güneşin asfalt … Okumaya devam et “Geyikli geceyi hep bilmelisiniz”
Nefesini tut, fotoğraflara bakmak için tıkla! View this post on Instagram İstanbul Boğazı'nda plastik atık kirliliğine dikkati çekmek için daldık. Yorumu size bırakıyorum!!! We dived to draw attention to plastic waste pollution in the Bosphorus… #underwaterphotography @sebnemcoskun @anadoluagency #lifebelowwater #stopplasticpollution … Okumaya devam et İşte bu bizim yuvamız!
“… Dünya, güneşe çok yakınlaşıp da yanmaya başlayacağı zaman, gezegenimizdeki insanların gitmeleri gerekecek ve tarihe ‘Büyük Göç’ diye geçecek olan bu olay, böylece başlayacak. İnsanlar olabilecek her şekilde evlerini terk edecekler. Hep beraber Büyük Sahra’da toplanacaklar. Orada bir çocuk uçurtma … Okumaya devam et uzaklar
Uzayın derinliğinden bu resmi çekmeyi başardık. Eğer bu resme dikkatlice bakarsanız, orada bir nokta göreceksiniz. O noktaya tekrar bakın. İşte o nokta burası; evimiz… O nokta biziz. Sevdiğiniz herkes, tüm tanıdıklarınız, adını duyduklarınız, gelmiş geçmiş tüm insanlar hayatlarını o noktanın … Okumaya devam et Carl Sagan, Soluk Mavi Nokta
Bir ağacın kesilmemesi için raylı sistemle taşınan köşkün inşaatı, Yalova, 8 Ağustos 1930. Kaynak T.C. GENELKURMAY BAŞKANLIĞI Fotoğraflarla Atatürk Genelkurmay Personel Başkanlığı Askerî Tarih ve Stratejik Etüt (ATASE) Daire Başkanlığı Yayınları 2015 “Dal Kesilmeyecek, bina kaydırılacak!” Okumaya devam et Bir ağacın kesilmemesi için..
“Doğa ile savaş halindeyiz. Eğer kazanırsak, kaybedeceğiz.” Hubert Reeves Okumaya devam et kazanırsak, kaybedeceğiz
… yalnızlık boyutlarındaki bir odada aşk boyutlarındaki yüreğim kendi mutluluğunun sade bahanelerini seyreder, saksılardaki çiçeklerin güzelim yok oluşunu ve senin bahçemizde diktiğin fidanı ve bir pencere boyutlarında öten kanarya ötüşlerini… ah… budur benim payıma düşen budur benim payıma düşen benim … Okumaya devam et “Kalbimi bir meyve gibi tüm ağaçların dallarına asmak istiyorum.”
Çocuktum, Oyun oynardım bahçemizde. Saklambaç, körebe… Yufka yapardı komşu teyzeler. Kokusu yayılırdı, Yedi mahalle öteye. Arasında peynir… Bazlamalar verilirdi ellerimize. Büyüdüm; Komşu teyzeler yufka açmaz oldu. Çocukluğum, Yufka kokularıyla kayboldu. Çocuktum, Uçurtma uçururdum. Yükseklerde süzülüşüne, Öyle bakar dururdum. Dere tepe, … Okumaya devam et kaybolduk
Bir dere kenarında oturup, kurbağaları dinlemeyi severim ‘Özgür bir dere’ kenarında oturup, kurbağaları dinlemeyi severim Okumaya devam et dere kenarı
Büyükanne, gizli yerimdeki o yaşlı, tatlı sakız ağacının da bir ruhu olduğunu öğreneceğimi söyledi. İnsanlarınki gibi bir ruh değil, ağaç ruhu olduğunu… Babasının ona bu konuda her şeyi öğrettiğini söyledi. Büyükanne’nin babasına Kahverengi Şahin derlermiş. Büyükanne onun anlayışının derin olduğunu … Okumaya devam et Küçük Ağaç’ın Eğitimi
Kalp bağını kesenler, yağmurun toprakla buluşmasına engel. Çimento kokusu yağmurdan sonra arda kalan. Gündüz sefaları gülüyor bir yerlerde. Ayçiçeklerinin yüzü güneşte. Bir yer var. Bir yer var. Bir yer. Aşk’ın ötesinde.. ( yaprakayse ) Okumaya devam et öte
Jean-Philippe Rameau – (Les Indes galantes) operasından Forêts paisibles (huzurlu ormanlar) Paris Bastille Operası Okumaya devam et huzurlu ormanlar
“Modern diye tanımlanan ‘insan’ tarihteki en açgözlü nesil: İhtiyacı olmayan her şeyi midesine dolduruyor. Midesi ve cebi şiştikçe vicdanı ve gezegeni/tabiatı fakirleşiyor! Kendi türünü yok ediyor!” Buket Uzuner Uyumsuz Defne Kaman’ın Maceraları – SU Kitabı Everest Yayınları Okumaya devam et Bazen hiç beklenmedik bir zamanda bir kuş sesi yeter..
Fransız yazar Jean Giono tarafından yazılan, 1987 yılında film (animasyon) yapılan ve pek çok ödül alan hikâye: “Ağaç Diken (Eken) Adam” Dünyada pek çok insana öncülük eden bu hikayenin, herkesin hayatına ilham vermesi umuduyla.. Yazar: Jean Giano (1953) Orijinal adı: … Okumaya devam et Ağaç Diken Adam
orman yolumu değiştirdi usulca sancılı su perileri boğuldu gördüm deniz kızları yok diyenleri herkesin kendi hikayesi var inanmayı seçiyorum hafızaya düşlere ümide ( yaprakayse ) Okumaya devam et suyun mahcubiyeti
Sürdürülebilir kalkınma için bilgi de, akıl da, vicdan da şart.. son kuşlar da uçup gitmeden Okumaya devam et Dünya Çevre Günü
Bir an gelir dünyanın müziğini duyarsın.. Okumaya devam et an gelir..
Mavi, siyah kanatlı kartalım, Bunca zamandır nerelerde uçuyordun? Dağların üzerinde uçuyordum. Her şey sessizdi. (filmde askerlerin, Dersu için söylediği şarkıdan) – Bir şey mi arıyorsun? – Evet, bir mezarı. – Burada henüz kimsenin ölmeye vakti olmadı. Hiç mezar olmadığını görebilirsin. … Okumaya devam et insan ve doğanın hikayesi: Dersu Uzala
… ben aşkı oralarda bir eski gömüt kapağında [gördüm de birgece, çıldırayazdım mermer bir gömüt kapağında oralarda bir sokağın [temmuz tozlarında birgece el ayak çekilmişti. selvi uzun meşe bodur çay serin. beni unutmayın beni unutmayın diyordu birileri. çeşmenin yıkık taşında diyordu birileri. yapraklara bulaşmış akşam yalnızlığında. seste biri, suda biri, havada birileri. beni bırakmayın beni bırakmayın, diyordu yüzlerimiz. tek ayak bir balıkçıl boynubüküklüğümüz. öfkemiz, umudumuz, ayrılığımız. içtim sudan. oturdum taşa. kaldırdım başımı en yukarlara. mermer gömüt kapağında bir çift sevgili. akıp giderlerdi alakaranlıkta bir çift su gibi. bir çift dere gibi ak mermerin uğultusunda. ak mermerin acısında taptaze bedenleri. sanki … Okumaya devam et ey şarkılar alın bizi!
Onlar, zor zamanların zorlu savaşçılarıydılar. Gencecik yaşlarında Osmanlı Devleti’nin ücra köşelerinde savaşlara sürüklendiler, can yoldaşlarını bu savaşlarda kaybettiler. On yıllar sonra, kocamış bir halde memleketlerine geri döndüklerinde, sözlenerek ayrıldıkları yavuklularının başkasına yar olduğunu, aile fertlerinin hastalıktan kırıldığını, dahası geçimlerini sağlayacak … Okumaya devam et EFE ve ZEYBEK KÜLTÜRÜNDE BİTKİLER
“Doğadaki çocuk, soyu tehlike altında olan bir türdür ve çocukların sağlığı ile Yeryüzü’nün sağlığı birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.” Richard Louv, Kitap: Doğadaki Son Çocuk Doğaya Açılmak Doğa’nın Dilini Anlamak Okumaya devam et Doğadaki Son Çocuk
Yakın gelecekte sadece 25 litre su ile yaşamak zorunda kalabiliriz. Su krizi, dünyanın en büyük metropollerini tehdit ediyor. 25 Litre belgeseli; geleceğin İstanbul’unda olası bir susuzluğu ele alırken, günümüzde bu karanlık tabloyu değiştirmenin yollarını Gökhan Özoğuz rehberliğinde arıyor. YARININ SUYU … Okumaya devam et 25 Litre Belgeseli
Büyüdük çocukluğumuzdan Büyüdük tarihe usulca Biz bir yana, doğa bir yana Doğanın yanında bir başka doğa Karşıdan bize gözlerimiz mi bakan? Ve güneş altında ölümlü tanrılara Hâlâ şaşkınlık içinde yonutlarda Susar doğadan ayrı düşmüş insan İnsanın boşluğunda doğa. (3) Yirminci … Okumaya devam et insanın mutluluğunu yitirdiği gün
Görmek, düşünmek, farkında olmak, tercihler… Yolcuyuz biz bu dünyada, ya olduran ya öldüren.. yazı-fotoğraf, yaprakayse Okumaya devam et yaşam, doğa, sen
ağaçça ağaçtaki sabrı anlatıyor zaman bir ağaç oradadır baktığın yerde belki yalnız belki binbir kalabalık içinde orada olduğu yerde içinden yıllar geçmiştir nehirler… şimdi uzaktaki kuşun yuvası ilk doğumu günün ve gecenin… unutursun içini… bakarsın gölgende bir salıncak içindesin… bir … Okumaya devam et unutmaz ağaç seni..
Küçük bir çam ormanı. Vakit sabah. Arı, sinek, kuş sesi. Bir siyah gözlükten görülen yerde ve ağaçlarda güneş parçaları. Sonra uzak, göğün, kendi renginden biraz daha koyu kıyılara giden hudutlu bir deniz… İşte böyle bir yerde köyün insanlarını düşünüyorum. Kitaplar, … Okumaya devam et Karanfiller ve Domates Suyu
kuşları çağıran su, milyarlarca kalp atışı, ruhlarla dolu ormanlarla beslenen büyüleyici gücü yanında, duyarlı ve kırılgan işte ölüm işte hayat yazı ve fotoğraflar, yaprakayse Okumaya devam et suyun hafızası
mayıs rüzgârı saçlarında, uçuşarak dökülüyor son yapraklar kendine egemen olabildin mi? kuşlar, balıklar kadar doğaya dahilsin, bildin mi? karahindiba tohumları gibi, sabaha karşı gökyüzüne karıştın mı? iğde çiçekleri kokusunda, pencerede gün ışığı, düşlerinde de olsa mayısa battın mı? 2015 yılında şöyle bir not yazmışım bir sekoya 107 metreye kadar büyüyor ben doğduğumdan beri bir sekoya 19.24 metre büyümüş yeryüzü, birbirine bağlı çeşitlilikle dolu gizli bir eşsizlik gibi birbirimize bağlı olduğumuzu önemsediğimizde yarınlar daha iyi olacak yazı, yaprakayse “Türkiye’nin Biyolojik Çeşitliliği Tehlikede” Okumaya devam et mayıs rüzgârı
Sardunyalar saksıdan bana bakıyor. Kendime çok fısıldadım bugün. Anıların renginin mavi olabileceğini düşündüm mesela. Füruğ Ferruhzad ve Zekâi Özger’in pencerelerini, yürüdükleri yolları, içlerinde kopan fırtınaları, açan çiçeklerini, genç ölümlerini düşündüm gözlerim dolu dolu. Kendi penceremden yalnız bakmadığımı gördüm bir kez … Okumaya devam et yarınlara
Pencereyi kapama gök dolabilir içeri sen neyi görebilirsin ıslak bir bulutun ağışını mı Pencereyi kapama kuş dolabilir içeri sen neyi taşıyabilirsin kırık bir dalın yükünü mü Pencereyi aç Soluğun çıksın dışarı Sen büyütmedin mi ciğerinde onu Kokusu hayatı yıkasın diye … Okumaya devam et pencere
Steve Cutts tarafından hazırlanan Man adlı kısa animasyon filmleri günümüz gerçeklerini yüzümüze çarpıyor. Bu bizim hikayemiz, devamının nasıl olacağı bizim elimizde… Okumaya devam et Doğa sırtını dönmez.. Biz döneriz..
Yetişkin bir ağacın ekolojik değeri ekonomik değerinin tam 2 bin katıdır. Hele bir ormanı oluşturduklarında nitelikleri katlanarak artar. Toprağının içindeki, üzerindeki mikroskobik ve makroskobik canlılarından tutun da en üst dallarındaki kuşa, böceğe, kelebeklere kadar bir yaşam ortamıdırlar. 1 M3’lük dip toprağındaki kökler ayıklanıp, uç uca eklenirse, elde edilen şeridin uzunluğu 100 Km oluyor. Dibinde gömülü o kök ve kökçük yumağı, toprağı bir sünger gibi emici ve geçirgen yapıyor. Böylece yağmur sularının 4/5’ ünü böylece toprağın içinden geçirerek süzüyor ve akifer su ile doluyor. Ayrıca bu kök silsilesi toprağı kavrayarak akıp, gitmesini önlüyor. Yurdumuz; jeomorfolojik özellikleri bakımından erozyona çok elverişli. Bir … Okumaya devam et Ormanlarımız ve işlevleri
“… bir ağaca âşık oldum. Elimde değildi. Çiçek açıyordu.” Ali Smith fotoğraf, yaprakayse ( zeytin ağacı ve begonvillerin birlikteliği ) Okumaya devam et ya, bir gün ağaçlar çiçek açmazsa…
Bugün “Dünya Günü” Dünya Günü, üzerinde yaşayan canlılara dünyamızın ekosisteminin sağladığı hayat ve sürekliliği hatırlamak için kutlanır. 22 Nisan Dünya Günü, ilk olarak San Francisco’da 1969 yılında düzenlenen Ulusal UNESCO Dünya Konferansı’nda John McConnell tarafından önerilmiştir. Dünyamızın yaşamı ve güzelliğini kutlarken, karşı karşıya kaldığı çevresel tehditlere dikkat çekmek amacıyla 22 Nisan 1970′de büyük bir katılımla tarihe geçti. Bugün, doğanın bir parçası olarak, nefes aldığımız sürece ona yüklediğimiz sorunları azaltmamızın bilincinde olacağımız bir başlangıç olabilir. Yaşam kaynağımız olan doğanın değerinin her an farkında olarak bir yaşam sürdüremezsek, şu an hep birlikte yaşadığımız yok oluş daha da hızlanacak. Yoksa, şöyle başlayan cümlelerimiz … Okumaya devam et Biz ölürken.. “Dünya Günü”
Yedi Nisan. Bugün, yeni bir yeryüzü yaşımın ilk günü. Uyandım. Kendime bir şarkı açtım. İlk Şarkılar’dan ‘Dört Mevsim’. Saçlarımı iki yandan tokaladım. Yedi yaşımdaymışım gibi. Mutlu yıllar içimdeki çocuk. Sürüp gitmekte olan onca kötülük içinde kurbağaların, kuşların, ağaçların, gökyüzünün, çiçeklerin, … Okumaya devam et düş biziz.. aşk biziz..
Banu Kanıbelli & Fridays For Future Turkey’den “Dünya Evim Ve Yanıyorsa” Yangın büyük, o küçük belki Bir sinek kuşu, ismi Kolibri Bir aşağı, bir yukarı kanat çırpıyor Damlalarla su taşıyor Durup seyredene, sorana yanıtı “Elimden gelenin en iyisini yapıyorum.” Dünya … Okumaya devam et Dünya Evim ve Yanıyorsa
“İnsan kendinden yarattığı şeyden başka bir şey değildir.” Jean-Paul Sartre Acı ve Umut aynı anda. Kuşlar yavruları için yuva yapma telaşında, sesleri birbirine karışıyor. Dünya öyle güzel ki. Simone de Beauvoir ‘ın söylemiş olduğu gibi, “Dünyayı aydınlatan salt sevgidir sanır … Okumaya devam et kuş zamanlar
Belki ölürüz Belki kalırız yarına Dinleriz belki doğanın söylediği her şeyi Belki görürüz yunusların gözyaşlarını Belki düzeliriz Dokunabiliriz yeniden Belki Belki Belki Dünyanın güzelliği ve zarafeti yanında İnsanın iyiliği ve bencilliği Biz gidelim gezegen kalsın Biz gidelim çocuklar kalsın Baharı … Okumaya devam et Belki
Milattan Önce 204 yılında, yenilmez sanılan kudretli Roma İmparatorluğu, merkezi Tunus’ta bulunan Kartaca ordularının istilası tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı, başkent Roma düşmek üzereydi. Canla başla savaşan Roma İmparatorluğu ileri gelenleri, bu beladan kurtulmak için bilicilere başvurmuşlar, biliciler de herkesi şaşırtan … Okumaya devam et ANATANRIÇA İNANCININ BİTKİSEL KAYNAKLARI
Üç gün sürer mi acı, bin maskeli yüzler çağında! Bekleme, gelmeyecek, sahilde ayakların denizle oynarken, yüzünde beliren gülücüklerin içtenliğinde zamanlar. Kuyudayız. Kör karanlık, susuz, çıplak, kirli. Nedensiz değil. Kavak yelleri gibi. Yine de, düşler sokağına açılan bir kapı var ya … Okumaya devam et acı
Dönmeli, geri dönmeli, O sevdalar çağı Dayandım nasıl da Unutamam bir daha artık, O korkular, kaygılardı Uçup gitti göklere. Bir belalı susuzluk Karartıyor damarlarımı. Dönmeli, geri gelmeli, O sevdalar çağı. Bir çayır gibi tıpkı Unutulmuş bir kıyıda, Karamukların, günlüklerin Çiçek … Okumaya devam et kötü olan dünya değil ki
Tahmin ettiğinizden çok daha fazla işe yarar. ‘‘Gerçeğe’’ ve ‘‘doğal’’ olana yabancılaşmış günümüz insanının tahmin edebileceğinden çok daha fazla işe… Şöyle bir düşünün: Çevrenizde ağacın katılmadığı ne var? Soluduğunuz, ciğerlerinize derin derin çektiğiniz havadaki oksijeni yeşil bitkilerden başka üreten var … Okumaya devam et Bir Ağaç Neye Yarar?
Öğrendim öğreneli ne işe yaradığını çiçek tozlarının, her yerde onları görüyorum, evde, sokakta, kırlarda, kedilerin burnunda, gün ışığında.. Öğrendim öğreneli ne işe yaradığını çiçek tozlarının, çiçekler çiziyorum elime ne geçerse, toprağa çiçekler, duvarlara çiçekler, sabaha, masaya, okul çantasına, önlüklere, yakalara, … Okumaya devam et çiçekler çiziyorum
17. yüzyılda yaşayan Evliya Çelebi, Erzurum’da ağaca çıkan bir sincabın, yere inmeden İzmir’e kadar gidebildiğini yazmış ünlü seyahatnâmesine. Kuşkusuz bu kadarı abartılı olabilir ama geçmişte İç Anadolu’da bugünkünden çok daha geniş alanların ormanlarla kaplı olduğunu, bilimsel araştırmalar ve tarihi kayıtlardan … Okumaya devam et İç Anadolu´nun Kalıntı Ormanları
2017 Kasım’ın üçü Salkım söğüt yapraklarını döküyor. Bembeyaz bir bulut tarlası altında, sarı yorganını seriyor.. On üç Kasım önümde dolunay arkamda salkımsöğüt saçlarımdan yıldızları taradım dün gece sanki yeryüzünde hiç kötülük yokmuş gibi bakıştığımız göle 2020 Şubat’ın on sekizinci günü … Okumaya devam et söğüt güncesi
Usulca yana kaydı. Sanki bedenini değil ruhunu sıkıştırmıştı yanına oturan. Gözleri turuncu, sarı yapraklarını vakitsiz dökmekte olan ağaçlara takılıyordu bir bir. Kendi ruhunda fırtınalar koparken, demek yaprakları düşürecek tek bir kımıltı olmamıştı vakti geldiğinde. Yaşlar doldurdu gözlerini. Fırtınalarım suyum var.. … Okumaya devam et kaybolabilirsin, korkma! gök seni izliyor..
Hikmet Birand, ‘Anadolu Manzaraları’ kitabında der ki: Çünkü orman, toprağını da kendini de kendi yaratan bir varlıktır. Orman, topraktan tutun da toprağın içinde yaşayan sayısız hayvan ve bitkiden toprağın üstündeki en yüksek ağacın zirvesine kadar, yosunlarıyla, mantarları, otları, çalı ve … Okumaya devam et Anadolu Manzaraları
için uzun bir uykuya yattığında kuşlar uyandırsın seni için de şaşkın olabilir kuşlar da zamansız çiçeğe durmuş erik ağaçları gibi unutma birlikte kaldık mevsimsiz yazı: yaprakayse fotoğraf: © Ludmila Yılmaz Okumaya devam et mevsimsiz
– Peki ya yoksa dünyanın bir astarı? Bir işaret değilse, daldaki ardıçkuşu Daldaki ardıçkuşuysa sadece ve gün ve gece Beliriyorsa şayet art arda anlamsızca Başka bir şey yoksa bu dünyada, bu dünyadan başka? Czeslaw Milosz Her şey birbirine bağlıdır. Yıldız … Okumaya devam et Hayrettin Karaca’ya minnetle ve saygıyla..
Biz Dünya’nın içindeyiz. Sorun şu: Dünya bizim içimizde mi! Fotoğraf kaynak: Avustralyalı fotoğrafçı Thuie tarafından, orman yangınlarına dikkat çekmek için yapılan photoshop çalışması Okumaya devam et Hangi gelecek?
fotoğraf yaprakayse (Yazılı Kanyon Tabiat Parkı) paylaşılmış toprak toprak / kapışılmış mâden mâden ve göl göl / ve yazılmış karar karar / tapu tapu heybetli defterlere / nesi var nesi yoksa uğrunda ölünenin * * Hasan Hüseyin Korkmazgil (Ağlasun Ay Şafağı) Bazen yollarını yanlış kişilerin adımlaması öldürür coğrafyaları… Okumaya devam et coğrafya, ruhları bütünleyendir..
Dünyaya hükmetmek istediniz. Her şeyin nedeni bu! Okumaya devam et kendine dön
Bu çağda kentler büyüdükçe insanlar sıkışıyor. Birbirinin üstüne yapılmış evlerde barınıyorlar. Nerede olduklarını levhalardan anlıyorlar. Zamanı makinelerle kontrol ediyorlar. Hiçbir şeyi tam anlamıyla tüketemiyorlar. Bu yüzden kirleniyorlar. Beton ve demirin kuşatmasındalar. Farkında olmadan sürgünde yaşıyorlar. Her şey hızlı, kirli, paslı. … Okumaya devam et SU, boşa akmaz, hayatın içine akar!
ÂMENNA Yaşayanlar bir gün ölür elbette, Ağaçlarla, balıklarla, Kuşlarla ben, âmenna. ‘Ağlayanlar bir gün güler’ elbette, Uyanmakla, anlamakla, bilmekle ben, âmenna. ‘Kısa çöp uzun çöpten hakkını alır’ elbette, Direnmekle, kurtulmakla, barışla ben, amenna. Öyle bir yerdeyim ki, Ne karanfil, ne … Okumaya devam et Öyle bir yerdeyim ki..
“İlkbaharda usul usul yürü; Toprak Ana hamiledir.” (Klowa Kabilesi) Görsel: Loretta Gould Okumaya devam et İlkbaharda usul usul yürü..
Bir tepenin üzerinde, oturduğumuz kayadan sarkıttığımız ayaklarımızın altındaki manzarayı seyrediyor; mevsimlerden en soğuğunda ıssız denizin beyaz köpüklerini çiğniyor, dalgalarını dinliyor, kendi yaktığımız ateşte ısınıyorsak; derin bir ormanda, biz ormanın içinden geçerken, orman da bizim içimizden geçiyorsa ve bunların hepsi son … Okumaya devam et orman da bizim içimizden geçiyorsa..
Yürüyordum. Yürüdükçe de açılıyordum. Evden kızgın çıkmıştım. Belki de tıraş bıçağına sinirlenmiştim. Olur, olur! Mutlak traş bıçağına sinirlenmiş olacağım. Otların yeşil olması, denizin mavi olması, gökyüzünün bulutsuz olması, pekala bir meseledir. Kim demiş mesele değildir, diye? Budalalık! Ya yağmur yağsaydı? … Okumaya devam et HİŞT, HİŞT !
Doğal yaşamımızın çeşitliliğini kucaklarken, bir yandan da belirsiz geleceğini göz önünde bulundurmalıyız. Küresel ısınma, konuşma zamanının geride kaldığını gösteriyor. Şimdi harekete geçme zamanı.* *Doğanın Senfonisi (Belgesel Film) fotoğraflar yaprakayse Okumaya devam et Yaralı Dünya
“Her bitki, her ağaç, her çiçek bilgelikle dolu.”* Bir ormanı bütünüyle algıladığımız zaman başka bir insan oluruz. Bu bizi bazen farklı yollara çıkarır. Öyle bir an gelir ki, bir yaprağın iç sesini duyabiliriz. Bu sırra plastik, metal, çimentoyla oluşturulmuş geçici … Okumaya devam et Yeryüzünün ormanları kimin malıdır!
2018 yılı Ege Bölgesi zeytin hasadında “Hurma Zeytin” neredeyse hiç olmadı. Doğa, bir şeylerin kontrolden çıkmakta olduğuna dair mesajını gönderdi. Yeryüzünde Urla Karaburun ve Foça bölgesinde yaşanan özel bir doğa olayı iklim şartlarındaki değişiklik nedeniyle bu yıl yaşanmadı. Hurma zeytin … Okumaya devam et Doğa Sesleniyor
“Böyle konuştu Apollon ve ellerini bağladı Hermes’in/ Söğütten yapılmış sağlam iplerle/ Ama ipler düştü yere ve ayaklarının dibinde hızla büyüdüler/ Birbirine dolaşarak yere kök salan söğütler/ Hızla sarıp sarmaladılar ve aldılar içlerine her şeyi…”(7) ANADOLU KÜLTÜRÜNDE SÖĞÜT AĞACI / HASAN … Okumaya devam et ANADOLU KÜLTÜRÜNDE SÖĞÜT AĞACI
Baktığımız her yerde yaşamın olduğu bu muhteşem yeryüzü, saf sevginin kendisidir. O’nda her şeye sadece sevgi ile dokunarak yürünür. Yoksa aşkın ritmi bozulur, yaşam biter.. yazı ve fotoğraflar yaprakayse Okumaya devam et yasa
“… Sonuçta bu dünyadan geçip giderken geride sadece şu kalır: Toprağa bir ağaç mı diktin, yoksa oradan ağaç mı söktün? Hak mı yedin, hak mı dağıttın? Gönül mü kurdun, gönüller mi yıktın? Hayat bu kadar sade ve basittir…” Buket Uzuner Uyumsuz Defne Kaman’ın Maceraları – Hava (sayfa 181) Everest Yayınları Okumaya devam et Bu dünyadan geçip giderken geride sadece şu kalır…
“Dinlemesini bilene dünyanın bir müziği var.” George Santayana fotoğraflar: Yann Arthus-Bertrand – Kaw Dağı Fransız Guyanası, Pembe Abanoz Ağacı ve 1990 yılında Voh Kalbi, Yeni Kaledonya Okumaya devam et dinlemesini bilene …
Bugün hiç yazı yazmasam diyorum, gitsem bir dağ başına, gitsem, kır çiçekleri toplasam, bunları bir demet yapsam; desem ki, bu çiçeğin adı, “Erdem”, bunun “Onur”, bunun “İnanç”… … Duruyorum, düşünüyorum, düşünüyorum yine düşünüyorum. Bir dağ başına gitsem, kır çiçekleri toplasam ve sonra, evet ve sonra… ve… ve… ve… Uğur Mumcu (Cumhuriyet, 5 Aralık 1981 Kır Çiçekleri yazısından) fotoğraf yaprakayse (Çatalhöyük Arkeoloji Atölyesi 2012 duvarında çocukların el izleri) Okumaya devam et Kır Çiçekleri / Uğur Mumcu
… Sivas’ın Sivrialan Köyü’nden zaman zaman çıkıp aramıza gelen bu gerçek halk şairini on yıl önce Ankara’da tanımıştım. O zaman en güzel şiirlerini henüz yazmış değildi. İlk bağlandığım ve o gün bugündür artıp da eksilmeyen tarafı, olgun insanlığı, sözünde ve … Okumaya devam et İşte Âşık Veysel, artık hep birden çeşmenin başındayız
… volkanların altında, karlı dağların önünde, büyük göllerin arasında, güzel kokulu, sessiz ve vahşi Şili ormanı… İnsan ayağı, ölü yaprakları eziyor, çürümüş bir dal kırılıyor dev ağaçlar eğribüğrü bedenlerini kımıldatıyor, balta girmemiş ormanların bir kuşu uçarak geliyor, kanatlarını çırpıyor, dalların gölgesine konuyor. Defne ağacının kokusu burnuma çarpıyor, tâ ruhuma yayılıyor… Selvi ağacı yolumu kesiyor…Burası dikine bir dünya: kuşlardan bir toplum, yapraklardan bir kitle… Ayağım bir taşa takılıyor, eğilip taşı kenara itiyorum. Koskoca, kırmızı tüylü bir örümceğin buz gibi bakışları ile karşılaşıyorum, bir yengeç kadar büyük…Böceğin biri zehirini fışkırtıp, çabucak gözden kayboluyor… Ayağa kalkıp yürüyorum, benim boyumu aşan eğreltiotlarının oluşturduğu bir … Okumaya devam et yaşadığımı itiraf ediyorum
İnsanın mutluluğunun kendi adını bir ağaca kazımada olması gülünç değil midir? Bu büyük bencillik değil midir ve kendilerinin bir tek tel saçta, bir tel, geri kalmadan kendi çürümelerine izin veren diğer insanlar daha şerefli ve asil değiller mi? Furuğ Ferruhzad … Okumaya devam et ah!
Zeytini söyleyelim Zeytin eğri büğrüdür ama kayalardan fışkırır Yedisinde meyve verir Ve ölmez, görülmez öldüğü Ağır aksak meyvelense de kısır kalmaz Kadınımızdır. Zeytini söyleyelim zeytini Korkmaz kuraktan Çirkindir yararlı olduğunca Meyvesi döğülerek alınır Çekirdeğine kadar işlenir Mevsimden mevsime bakılır yüzüne İnsanımızdır. Zeytini söyleyelim zeytini Kutsal kitaplarda ona and olunmuştur Çünkü vermezse meyvesini aç kalınır Ne zaman kalır çocuğa bilinmez Yerini hep bir genç ağaç doldurur Ölümsüzdür İşçimizdir. Zeytini söyleyelim Zeytin hakkı için Kayayı delen delice hakkı için Bu buruşuk, acı ekmek katığı için Yağı alınan çekirdeği hakkına Hak yerde kalmayacaktır. Sennur Sezer (1943-2015) – Sesimi Arıyorum (sayfa 20-21) fotoğraf yaprakayse … Okumaya devam et zeytin türküsü
ah nasıl da benziyor ağaç köklerine masallar! Hasan Hüseyin Korkmazgil / Ağlasun Ayşafağı Okumaya devam et ah nasıl da benziyor ağaç köklerine masallar!
nere gitsem benimle birlikte gidiyor bu azgın deniz/ nere gitsem içimde bu fırtına/ bu kıyâmet/ bu talan/ hangi sese tutunsam/ yaslasam başımı hangi türküye/ yedi renkli güneşler kan göllerinde/ ve bir tûfan öncesi Hasan Hüseyin Korkmazgil / Ağlasun Ayşafağı fotoğraf yaprakayse Okumaya devam et bak yine yağmur düştü yüreğimin toroslarına
KANAGA diyor ki; Doğaya iyi davran! Herkes, sorumluluklarını yerine getirirse sorunlar aşılır. Dünyaya yardım etmek için önce kendini arındırmalısın! “Uzak geçmişin insanları, evrenin ve insanın kaynak kodunun aynı ve doğanın bütün elementlerinin bunun bir parçası olduğunu biliyorlardı. Bu kaynağa ister … Okumaya devam et KANAGA
“Tabiata saygı, aklın vicdanıdır.” MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Dünya insanlara değil, insanlar dünyaya aittir. Doğanın insana ihtiyacı yoktur. İnsanın doğaya ihtiyacı vardır. İnsanlık, hem birbirini hem doğayı son hızla acımasızca sömürüyor. Dünyamızın sevgiye ihtiyacı var. Sevginin de emeğe. Bir yerden başlayın; … Okumaya devam et Dünya Çevre Günü
Hayrettin Karaca: Olanın olmayana, bilenin bilmeyene borcu var! PARAM VAR AMA TÜKETMEYE HAKKIM YOK Kırmızı süveteri delik deşik olmasına rağmen hala üzerinde, ayakkabısı yamalı. Sökük paltosunu, pantolonunu, yakalarını ters yüz ettiği gömleklerini yıllardır kullanıyor. 10 yıldır hiçbir şey almamış üzerine. Karaca markasının ve TEMA Vakfı’nın kurucusu Hayrettin Karaca ‘Param var ama tüketmeye hakkım yok’ diyerek ‘Al, tüket ve yok et’ diyen tüketim toplumuna açtığı savaşla gurur duyuyor. KOMŞUYA VER Dünyada tüm insanları doyuracak kadar yiyecek olduğunu ama gözü aç olanları doyuracak hiçbir şeyin olmadığını söyleyen Karaca, Türkiye’de bir zamanlar fakirleri aç bırakmayan kültürün nasıl yok olduğunu hüzünlenerek anlattı. Televole kültürünün … Okumaya devam et ‘BİR’ ÇOK GÜÇLÜDÜR
“Araştıran duyu her şeyin en iyisini gösterir.” (Limyra kehanetinden) Yıldızlar en güzel orada parlar Bin yıllardır aşklara tanıklık eden Zemuri Taşları’nın kıyısında Dahil olduk, suyun sakladığı sevdalara Elbet, sana da bana da ölüm var bir gün Oysa, suyun yolculuğu sürdükçe … Okumaya devam et LİMYRA Zemuri Taşları
Bonis nocet qui malis parcet. Kötüleri kollayan, iyilere zarar verir. (Seneca, De Moribus, 114) Çeviri: Çiğdem Dürüşken, Latince Güzel Sözler Antolojisi fotoğraf yaprakayse Okumaya devam et öyle
Bahçe mimarı Mevlüt Baysal anlatıyor: “Çankaya Köşkü’nde, bahçesini yapıyordum. Bir gün Atatürk, yaveri ve ben bahçede dolaşıyorduk. Çok ihtiyar ve geniş bir ağacın Atatürk’ün geçeceği yolu kapadığını gördük. Ağacın bir yanı dik bir sırt, diğer yanı suyu çekilmiş bir havuzdu. … Okumaya devam et Sen hayatında böyle bir ağaç yetiştirdin mi ki keseceksin!
önümde dolunay arkamda salkımsöğüt saçlarımdan yıldızları taradım dün gece sanki yeryüzünde hiç kötülük yokmuş gibi bakıştığımız göle yazı ve fotoğraf, yaprakayse Okumaya devam et gizli bir eşsizlik
Bir çekirdek verdim dört bostan verdi Benim sadık yarim kara topraktır Âşık Veysel … köyünde ve çevresinde ondan önce bir tek meyve ağacı olmadığı halde, Sivrialan’da ilk meyve bahçesini o yetiştirmişti. Hem öyle bir bahçe ki, içinde elmadan kayısıya, kirazdan … Okumaya devam et Dünyanın en zengin aklını gördüm!
Bu köy okulunun bahçesinde artık çocuk sesi yok. Oysa on yıl önce bu yoldan, yüzleri gülen çocuklarla birlikte, içimize sığmayan bir mutluluk hali ve huzurla “Side Doğa Gönüllüleri” olarak hep birlikte topladığımız epeyce bir yardım malzemesini taşıyorduk. Okulun ilk kez kitaplığı olmuştu. Konuşma yaparken çocuklardan tek isteğim okumaları ve yerimize geçmeleri, daha iyiye yürümeleri olmuştu. Yıllar sonra çocuklarıma ne olmuş, okuyorlar mı diye haber almak istedim. Okulun kapısına vardığımda her şey yerli yerindeydi ama çocuklardan iz yoktu. Karşı evde oturan köylülerden bir teyzeyle konuştum. On yıl önceki fotoğraflardan gösterince, şu yanındaki benim oğlan dedi. Kızlar okuyorlarmış, erkekler okumadı dedi. Okumayan erkeklerin … Okumaya devam et Bu köy okulunun bahçesinde artık çocuk sesi yok..
Bunca acıdan önce masal bilirdim. İçimdeki çocuk, pamuk şekeri bulutların üstüne uzanıverir, Her seferinde büyülü yolculuğa çıkardı. Nehirlere merhaba der, Salkım söğütlere hatır sorardı. Hişşşt yeryüzü! Haberin var mı? Birlikte şarkı söylemiyor insanoğlu!.. yazı ve fotoğraflar, yaprakayse Okumaya devam et Birlikte şarkı söylemiyor insanoğlu!..
“Devran değişti çocuğum!/ Ekmek kokulu sevgi nerde?/ Masal dünyamız bu mu?/ İki gözü iki çeşme.” (Oğuz Tansel) Tırlar dolusu limonlar taşınıyor, soğuk hava depoları boşaltılıyor. Oysa daha yeni bitmişti hasat kamyonlarının seferleri. Depolarda bile çok kısa sürede bozulmaya başlamış ürünler. Mümkün olduğunca az zarar görmek için elden çıkarıyorlar. Çünkü kuraklık ürün kalitesini etkilemiş. İklim değişikliği artık geliyorum demiyor, tam da bu anda. Bu nedenle, ilerleyen aylarda limonun fiyatının yüzümüzü ekşitmeye yeteceğini söylüyorlar. Nar ve portakal ağaçlarını söküyor üretici çünkü para etmiyor. Azbuçuk ürettiklerini satan yaşlı bir teyzem diyor ki, kızım şimdi portakal yenmez. Üstüne bir yağmur yağması, sineklerini öldürmesi lazım … Okumaya devam et Masal dünyamız bu mu?
2000’Lİ YILLARDA Dürüstlük, Sevgili Çocuğum… Dürüstlük insan ahlakının temelidir. Ama dürüstlük nedir? Yalan söylememek, kimseyi aldatmamak, kendi çıkarı için başkalarını kandırmamak, olduğundan başka türlü görünmemek dürüst olmak için yeterli midir? Değildir sevgili çocuğum. Çağımızda bunlar da kalmadı elbette ama dürüstlük bunlardan çok daha fazla, bunlardan çok daha başka bir şeydir. Dürüst olmak, gerçekleri kabul etmektir. Dürüst olmak, her şey ve herkes için aynı ilkeleri geçerli kılmaktır. Dürüst olmak, her zaman ve her koşulda doğru bildiğinin yanında olmaktır. Bunlardan ötürü de dürüst olmak çok zor bir şeydir. Dürüst olmak en başta cesur olmayı gerektirir. Cesur olamadan dürüst olamazsın. Yalnız kalmayı göze … Okumaya devam et Dürüstlük, Sevgili Çocuğum…
Çocuklarımız ve yeryüzünün geleceği için temiz ve barışcıl, tükenmez kaynaklı enerjiyi (güneş, rüzgar gibi), doğaya ve insanlara zarar vermeyecek uygulamalarla yaşama geçirmekten başka yolumuz yok… Ülkemizde bir nükleer kaza olduğunda hepimiz tüm canlı yaşamını tehdit eden radyasyonun etkileriyle anında ve … Okumaya devam et Sen korkmuyor musun! Nükleer öldürür!
“Dün gece rüyamda, sevgimizi benzettiğimiz nehrin kaynağını bulmak için, birlikte yola çıktığımızı gördüm. Yaşlı bir adam yol gösteriyordu. İlerledikçe nehir küçüldü ve küçük derelere bölündü. Aniden, çok uzaklarda, karla kaplı dağların üstünde, yaşlı adam bize yaban otlarının bittiği gölgeli ve nemli bir toprağı işaret etti. Her çim yaprağı, bir parça çiy tutuyordu ve hepsi bir süre sonra çiy damlasını, yumuşak toprağa bırakıyordu. “Bu çayır” dedi yaşlı adam; “nehrin kaynağıdır.” Sen uzandın ve ıslak çimlere dokundun. Elini kaldırdığında birkaç damla yuvarlandı ve gözyaşları gibi toprağa düştü…” Theodoros Angelopoulos (Ağlayan Çayır) “Hiçbir şey sona ermedi, ermez de… Hiçbir şey asla sona ermez…” … Okumaya devam et Denize kavuşamayan nehirlerimizin kaynağı ağlayan çayırlarımızdır..
Avucundaki çepelli buğdaya baktı baktı: “Gayrı bizim toom bozuldu.” dedi babam. “Mübarek sede karamık. sede rastık, sede kavuz. Elin ekininden mis gibi ekmek oluyu; Alla eysikliini göstermesin bizimki çamur gibi. Yenilemeli bu toomluu. Yarın başak kırmaya başlalım.” Devrisi gün harman … Okumaya devam et KIRMABAŞAK
Çocuklarımız artık doğada fazla zaman geçirmiyor. Açık havada koşturamıyor, arkadaşlarıyla serbest oyunlar oynayamıyorlar. Günümüzde binlerce çocuğun oyundan ve doğadan mahrum bir şekilde büyümesi neşeden, yaratıcılıktan, eleştirel düşünceden yani insan olmayı değerli kılan pek çok şeyden yoksunlaşmalarına neden olmaktadır. Git gide … Okumaya devam et Doğa’nın dilini anlamak
Çocuklar, doğadan uzaklaştıran kent yaşamının boğuculuğundan çok daha fazla etkileniyor. Ev, okul, pc-tv-avm arasına sıkışan küçükler hiperaktivite, obezite gibi sorunlarla yüz yüze kalıyor. Doğada birlikte zaman geçirmek, yürümek, ağaç dikmek gibi küçük etkinliklerin bile büyük yararı var. Araştırmalar, bunun onların … Okumaya devam et Doğaya Açılmak
Dün gece ayışığı okşarken, öpmüştüm bir çiçeğin yapraklarını. Uyandım ki gözbebeklerimin içinde çiçeğe durmuş, gülümsüyor güneşe güneşe.. Anımsattı yanaklarımdan süzülen yaşlar; Gerçekler ne kadar gerçekse, yalanların da o kadar gerçek olduğunu bilmenin acısını ya da iki kuşun gönülçelen şarkılar söyleyişini dinlemenin mutluluğunu.. Bu dünyada bir damla gözyaşı varsa, umut var demektir.. Ömrümüzden geri kalan her günü, yeryüzünü yalnız kendisine ait sanan insanın, bağrında yaşattıklarıyla eşsiz olan Anadolumuz ve hepimiz için en kıymetli hediye olan gezegenimizde yarattığı yıkıma tanıklık ederek tamamlıyoruz. Ve de birbirine kıyışına.. Ah be insan, nedir bu kıyım kıyım kıyım.. Bir sabah da güneşe utanmadan bakalım.. Sevmiyorsun, sevemiyorsun, … Okumaya devam et Yeryüzü seni seviyorum..
“Tabiata saygı, aklın vicdanıdır.” Mustafa Kemal ATATÜRK Çocuklara Okutalım Eskiler, yaşlı ağaçları kesmek için ormanlara giderken baltanın ağzını bir kumaş parçasıyla sıkıca örtermiş. Bunu biliyor muydunuz? Çünkü ağaçların, bizim bilmediğimiz yaşama gücü, oduncunun elinde o kesici aleti görünce korkudan bir … Okumaya devam et Atatürk’ü Ağlatan Ağaç
“Bir insanın bakış açısını değiştirmek, o insana yeni bir dünya armağan etmektir…” Eğitimin tanımında ısrarla vurgulanan bir nokta, davranışlarımızın “kalıcı izli” olması gerektiğidir. Yani bir çocuğun aldığı eğitim, onun yetişkinlik yaşantısında sergileyeceği davranışların temel belirleyicisi olacaktır. O nedenle bugün “hayvan … Okumaya devam et Çocuk Eğitiminde Hayvan Özgürlüğü
Küresel Isınma: 2100 yılıyla birlikte dünyanın çoğu kısmı 45 santigratlık şiddetli günlük sıcaklıklarla karşı karşıya kalabilir Araştırmacılar uyarıyor, içinde bulunduğumuz yüzyılın sonunda, sera gazlarının günümüzün iki katından daha yüksek seviyeye çıkmasıyla birlikte yaz mevsimi günlük sıcaklıkları dünyanın “büyük kısmında” 45 … Okumaya devam et İklim Değişikliği En Büyük Tehdit
“Muhtemelen bu dünyɑ üzerinde gelmiş geçmiş en zeki yɑrɑtıklɑrız. O zɑmɑn nɑsıl olur dɑ, bu çok zeki yɑrɑtıklɑr sɑhip olduğu tek evini yok ediyor.” / Jane Goodall (primatolog, etolog ve antropolog, dünyanın en ünlü şempanze uzmanı ve doğal kaynakları koruma gönüllüsü) Okumaya devam et Nasıl olur da!
Sen yarım kalmış bir aşkın Kaçınılmaz sürgünü, Katlanan göğsündeki kayaya. Sen orda şimdi bir hüznü köpürt, Ben bir çocuğa su vereyim burada. Metin Altıok İNSAN KİRLENMESİ Koca derya kirlenir mi hiç! Akarsu pislik tutmaz. İşte size kulağınızda yer etmiş çocukluğumdan kalma bazı sözler. O zamanlar bu sözlere tartışılmaz doğrular olarak bakılırdı. Ama günümüzde koca derya bakın nasıl da kirlendi. Akarsu pislik tuttu alabildiğine. Çevre kirlenmesi öyle büyük boyutlara ulaştı ki, bu konuda en duyarsız kişileri bile kaygıya düşürdü. Kirlilik önlem alınması gereken en yaşamsal sorunu haline geldi dünyamızın. Bugün aklı başında herkes çevreyi koruma konusunda yıllar önce gösterilmesi gereken bir … Okumaya devam et İnsan Kirlenmesi
Yeryüzünde asla savaşmak istemeyeceğin iki güç var: Biri doğa ana, diğeri ise aşk! Biz olduk, bir ikindi vakti güneş henüz suların üstünde oynarken. Gövdelerimiz ve ruhlarımızdan, yeryüzünün bütün ırmaklarının aktığı o ilk gecenin ardından, günün ilk ışıkları yaprakların arasından süzülürken koklayarak öptüm, aşk, mürekkep ve hamur kokan avuçlarını. Bütün varlığımı dudaklarımda toplayıp.. Ekmek gibi sıcak, kuruyan dereler gibi utangaç, suya hasret .. Öptüm. Gözlerinde dağların ve göllerin ve de bozkırların ışığıyla yüzümü okşarken.. Ve yaşam boyu ışık olsun diye canının canına, siyah kelebeğimden yadigâr uğur böceğini, ömrümün kalanıyla beraber usulca emanet ettim avuçlarına.. Öyle.. Yazı: Yeryüzü Ağacı Görsel: Orijinal Resim … Okumaya devam et öyle işte…